Gezgin arkadaşlara merhaba - ARNAVUTLUK

ARNAVUTLUK KEŞFEDİLMEYİ BEKLEYEN ÜLKE

 

Arnavutluk yıllarca dış dünyaya kapalı bir ülke olarak kalmıştır.1990 dan sonra sosyalist rejimin değişmesiyle yavaş yavaş  kendine gelmeye ve dünyaya açılmaya başlamıştır.Arnavutluğun başkenti Tirana ayak attığınızda baş döndürücü bir trafikle karşılamıyorsunuz.1990’a kadar tiranda 10 olan araba sayısı, 150 bini kayıtlı olmak üzere 250 bin araç civarında. 1 milyonluk bir şehre göre araç sayısı oransız bir şekilde artmış.Bunun sebeplerinden biride son model lüks arabaları 2-3 bin dolar gibi paralara alabilmeniz.

       Tiranın göbeğindeki İskender Bey heykeli ,Ethem paşa camii ve saat kulesi, adeta ülkenin sembolü durumunda.Saat kulesi ve Cami Osmanlıdan kalan yadigar, fakat  İskender Bey heykeli. Tabi merak ediyorsunuz bu heykeli dikilen  İskender Bey kim ?.Bu heykel Osmanlı ve Türkiye karşıtları tarafından sonradan diktirilmiş.İskender Bey % 75 Müslüman olan Arnavutluk  halkının inancı ile uyuşmayan bir insan.?.Araştırdığınızda bundan 500 yıl önce Osmanlıya 25 yıl boyunca baş kaldıran bir Hıristiyan olduğunu görüyorsunuz.



 

                 
Arnavutluktaki 500 yıl süren Osmanlı egemenliğini ve Türk halkıyla olan kültürel bağını içine sindiremeyen dış güçler ve sosyalist rejim şu andaki Arnavutluk halkının kültürel dokusuyla hiç bağdaşmayan bu insanın heykelini adeta bir hazımsızlık eseri olarak dikmiş. Uçaktan     indiğiniz hava limanına Nene Terasa’nın adının verildiğini görüyor ve çıkışta bu rahibenin heykeliyle karşılaşıyoruz.Halbuki rahibe Terasa Makedonyalı bir  rahibe ve tüm  hayatı boyunca Arnavutlukta birkaç gün kalmış.Bu günlerde nüfus cüzdanlarına da Nene Tersanın resminin konulması gündemde.Arnavutluk halkı bayı dünyası tarafından kimlik suni bir şekilde kimlik değiştirilmeye zorlanıyor .

 

 

 

TİRANIN KURULUŞU VE SÜLEYMAN PAŞA

 

      Arnavutluğun başkenti Tiran varlığını Osmanlıya borçlu. Osmanlı egemenliği sırasında İşkodra vilayetinin Draç Sancağı'nda bir kaza merkezi olan Tiran, 17. yüzyıla kadar küçük bir köymüş. İşkodra Valisi Süleyman Paşa zamanın buranın  bir şehir olmasına karar veriyor,  şehirde iki cami ve külliye yaptırıyor. Sonrdan Tiran şehiri gelişiyor.

 

Fakat ne yazık ki savaş sırasında yıkılan bu  külliye onarılmamış.Yeri de satılmış ve bu gün 28 katlı bir iş merkezi yapılıyor.Yukarıdaki resimde mavi korumalarla çevrili yer iş merkezi inşaatı, heykelde Süleyman paşanın heykeli.

 Süleyman paşa külliyesinden geriye kalan tek hatıra türbe.

 

ETHEM BEY CAMİİ

 

          Merkezdeki Ethem bey cami  18.yy yapılmış.Ethem Beyin ömrü camiyi yaptırmaya yetmemiş ve vefatından sonra çocukları tamamlamış.Caminin giriş kapısının  sağ tarafında Ethem Bey’in, sol tarafında hanımının kabri var.Tiranda Enver Hoxa iş başına gelmeden evvel 27 olan cami sayısı yıktırılarak 7 düşürülmüş.Kalanlarda müze gibi farklı amaçlarla kullanılmış.Ethem bey camiside yıktırılmadan ayakta kalan Osmanlı eserlerinden.1990 kadar müze olarak kutlanılıyormuş.

 


Opera binası

 

Tiranın taksimi diyebileceğimiz merkezindeki sembolik mimari yapıtlardan biride Tiran Opera merkezi.

 

 

Bu yapıta bakılarak  sosyalist rejimin kültür ve sanata çok değer verdiği gibi bir sonuç ortaya çıkıyor.Fakat en acımazsız kültür katliamı Enver hoxa zamanında yaşanmış.Tirandaki  tarihi cami ve  kiliseler tarihi özeliklerine bakmaksızın yıkılmış.

 

  

Arnavutluğum  beton papatyaları bunkerler

 

BETON PAPATYALAR ÜLKESİ

 

   Her ülkenin kendine has özellikleri vardır.Arnavutluğunda bir özelliği 200-300 metre arayla  adına bunker denilen beton papatyaların  ülkenin her yerine yayılmış olması..Amerika’ya ve Rusya’ya kapılarını kapayan Enver hoxa olası bir saldırıya karşı şu an sayılarını kimsenin bilmediği bunkerle ülkeyi donatmış.Bunun için yaklaşık 5 milyar dolar harcanmış ki bu Arnavutluk için müthiş bir rakam, bu parayla tüm ülkenin yolları yapılabilirmiş.

 

Bunkerlerin özelliği tek kişilikten çok kişiliğe kadar değişik boyutlarda olması ve topun işlememesi.Bunkerlerin sağlamlığını   Enver hoxa, bunu yapan ve sağlamlığına garanti veren mühendisi içine koyup sonra top ateşi yaptırarak test etmiş.Şu anda da  halkın başına belası , her biri 1.5 ton demir ve tonlarca  beton taşıyor, Kırıp imha etme işini yapan şirketler bu iş için 700 dolar para alıyorlar.Arazinize bir bina yapacaksanız projenizi engelleyen bunkeri ortadan kaldırmak için bu parayı vermek zorunda kalıyorsunuz.

 

OSMANLI ŞEHRİ ELBASAN 
O
smanlınn Arnavutluk topraklarında il ayak bastığı şehir Elbasan.

Bu özeliğinden dolayı da Elbasan denmiş ve adı Türkçe olarak hala günümüzde devam ediyor. Fakat osmanlı eserleri kötü vaziyette.

 

 Nazareşa Camii harabe halinde, yıkılmış minaresi ile Arnavutluk’ta görmeye alıştığımız başka  manzaradan pek farklı değil. Osmanlı tarafından yapılan Elbasan Kalesi ve kalenin içerisinde yer alan 1492 yılında yapılmış Kral Camii ise Arnavutluk’ta ayakta kalabilen nadir eserler arasında.Yuvarlak kiremitli evleri ile Elbasan Osmanlıdan kalma durumunu kısmen hiç değiştirmemiş, bir Anadolu kasabası görünümünde.

 

 ARNAVUTLUĞUN SAFRANBOLUSU BERAT ŞEHRİ

 

Berat şehri Arnavutlukta mutlaka görülmesi gereken otantik ortamlardan.Osmanlıdan kalma yapısı pek bozulmammış ve şehir betonlaşmamış.Beratta karşılaştığımız Arnavutlarla konuşuyoruz, kendilerini Türk olarak tanımlıyorlar.Aslında Türlükle ilgileri yok, fakat Türklerin getirdiği dine tabi olan  anlamında , etnik bir tanımlama olarak kendilerine Türk diyorlar.Berat bozulmamış mimari yapısı ile  tarih mirası olarak koruma altına alınması gereken şehirlerden.

 

Berat kalesi tüm heybetiyle şehrin tepesinde duruyor.Çıkılınca  tepeden şehir daha güzel bir şekilde gözlemleniyor.Kale içinde bir köşk var ve Ever hoxa burayı dinlenme amacıyla kullanırmış.TV yansıtıcıları da var, fakat kaç kere TRT nin yayınlarını yansıtmak için yansıtıcı konulmuşsa Hıristiyanlar tarafından kabloları kesilmiş.Bilinçli olarak Arnavutluk halkının Türklerle irtibatı kesilmeye çalışılıyor.

 

 

 Kale içinde 2.Beyazıt zamanında yapılan Osmanlı eseri bir cami var. Bu camiden şu an sağlam olarak sadece minaresi kalmış ve o da yıkılmak üzere.Orada şatış yapan bir kadın Türk olduğumu anlayınca  diyor ki:

“bu mimari eseri sizin atalarınız yaptı, fakat şimdi siz tamir bile etmiyorsunuz, harap vaziyette, yıkılıp  gidecek ,herkes buraya geliyor ve  eseri  bu şekilde görüyor, bu sizin ayıbınız neden tamir ettirmiyorsunuz.?”

 Tikanın kurs faliyetleri 

 

TİKA VE ARNAVUTLUKTAKİ FALİYETLERİ

 

Bu satıcı bayanın sözleri beni çok etkiliyor.Aslında göz göre göre bir tarihin kaybolup gitmesine göz yumuluyor.Bu işlerle ilgilenmek için Başbakanlığa bağlı TİKA adlı resmi bir kuruluş oluşturulmuş.Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi, kelimelerinden kısaltılmış.Görevi Türkiye dışındaki ülkelerde Türkiye ile yardım ve koordinasyonu sağlamak aynı zamanda Türk eserlerini onarmak.

 

Şu anda 27 ülkede faaliyette bulunuyor.Tiranda bürosu bulunan TİKADA görevli Dr.Murat Akarsu bizi sıcak bir ilgiyle karşılıyor.Aslında Arnavutlukta bir çok Osmanlı eseri yıkılmış yok olmuş bir kısmı da yıkılıp yok olmak üzere.Berat kalesindeki mimari eser ve satıcı bayanın konuşmalarını aktarıyorum.

 

Kendiside  Berattaki Osmanlı eserlerinin korunması için defalarca Berata gittiğini ve şu an bu şehir için 4 tane proje hazırlandığını içinde bu eserinde olduğunu söylüyor.Tabi resmi yollarla ödenek çıkması vs, bunlar uzun zaman alan işler, keşke bir sponsor çıksa da bu eseri kendi imkanları ile tamir etse.Bu iş için öyle büyük paralar da harcamaya gerek yok.

 

TİKA Arnavutluk halkıyla olan tarihi bağlarımızı yeniden canlandırmak için çeşitli faaliyetlerde bulunuyor.Türkçe kursları açmış, eski okulları onarmış.Bu ülkede Yunanistan’ın ve İtalya’nın büyük faaliyetleri var.Fakat sanırım en çok çalışması gereken tarihi bağları sebebiyle Türkiye.

 

 İŞKODRA OSMANLI SANCAĞI

Arnavutluk cumhuriyetinin en eski yerleşim merkezlerinden biri olan İşkodra aynı zamanda ülkenin kuzey kesiminin en önemli sanayi ve kültür merkezi.

İşkodra 1479'da Fatih Sultan Mehmet zamanında Osmanlı topraklarına katılıyor. 19. asırda vilayet merkezi olan İşkodra Balkan Savaşı sırasında Osmanlıların elinden çıktı. 1913 yılında şehir Arnavutluk devletine bırakılıyor.İşkodranın özeliği Osmanlının en son terk ettiği yer olması.

İşkodranın en önemli tarihi esri İşkodra Kalesi (Rozafa) içindeki Fatih Sultan Mehmed Camii var.O da yıkılmak üzere harabe halinde.”Bu mimari eser ilk yapıldığında kiliseydi “denilerek tekrar kiliseye çevrilmeye kalkılmış.Halk buna tepki gösterince, bu girişim başarılı olamamış.Osmanlıdan kalan tüm mimari eserlere topyekün saldırı söz konusu.2.dünya savaşından sonra komünist yönetim şehirdeki bir tek cami dışında tüm tarihi camileri yıkarak buradada bir tarih katliamında bulunmuş.Bu Osmanlı yadigarı mimari eserlere bir an evvel sahip çıkılması gerekiyor.

 

İşkodrada gezerken  yine Türk dostu bir yayın organını ile karşılaşıyoruz Besimtari aylık mecmuası.Selim Gökaj tarafından çıkartılmakta olan bu aylık mini gazeteyi inceliyorum.Sanki Türkiye medyasından bir parça.Sosyalist rejim  ne kadar Türkiye düşmanlığı pompaladıysa  derginin editörü Selim Gökaj “bunun faydalı olmadığını söylüyor ve her ailenin  mutlaka Türklerle soy bağı olduğunu” ifade ediyor.Sonra çıkardığı dergideki bir yazıyı gösteriyor.

 

Yazının konusu soyadları bayraktarı olanların Osmanlının torunları olduğu  hakkında.Anadolu’dan buraya gelip yerleşmiş sonrada yöre halkına karışmış.Çok tanınmış bir şarkıcılarının  ismi “Nexhat Osmani” .Süekli TV de CD ve Kaset tanıtımları çıkıyor. Bu şekilde bir çok Arnavut var Türklerle kan bağı olan veya olmasa da kendini öyle hisseden.

 

Gazeta Besimtari’nin bir sayısı

 

 Arnavutluk % 75’i Müslüman,  % 25’i Hıristiyan bir ülke. Fakat halkın % 95’i etnik anlamda Arnavut kökenli. Etnik olarak kendilerini “Shqiptar” (Kartaloğlu anlamına geldiği söyleniyor. Ülkenin kendi dilindeki adı olan Shqiperia da Kartallar Ülkesi, demekmiş) olarak tanımlamalarına karşın Müslüman Arnavutların kendilerini Hıristiyan Arnavutlardan ayırt etmek için “ben Türk’üm” demeleri doğrusu çok ilginç geliyor. Ama bahsettiğim gibi,  bunu “Türk” kelimesine dini bir anlam yükleyerek yapıyorlar.

Arnavutluk Emirliği Ayla Yıldızı bayrak olarak kullanmış

 

Osmanlı  Balkanlardan çekildikten sonra kurulan Arnavutluk Emirliği Ayla Yıldızı bayrak olarak kullanıyor.1928-1939 yılları arasında Krallık yapan Ahmet Zogu , Galatasaray lisesinde eğitim görmüş bir insan.Arnavutluğu Osmanlıdan ayıranları ihanetle suçlayıp, “ayrı devlet olsak ta keşke Türkiye’yle sınırımız olsaydı “dediği naklediliyor.

 

ARNAVUT HALKININ TÜRKİYEYE BAKIŞ AÇISI

 Arnavutluk  şu an  kimliğini oluşturamamış bir ülke durumundfa.Geçmişteki bağlarıyla, batı dünyası arasında kendine bir yer edinmeye çalışıyor.Hıristiyan Arnavutlar ve sosyalist rejimden kalan bürokratlar Osmanlıyı ve Türkiye’yi kötü gösterme ç.abası içinde.Fakat  Arnavutluk halkının belli bir kesiminin de  tarihten gelen bağları itibariyle Türklere karşı sevgi dolu bir bakış açısı var.Türkiye’yi bir baba gibi görmeseler de, en azından bir abi gibi görüyor veya  görmek istiyorlar.Fakat  bu noktada Türkiye’nin büyük ihmallerinin olduğu söylenebilir.Sosyalist rejimin döneminden kalma ders kitaplarında Osmanlıyı zorba ve işgalci olarak gösteren metinler  hala çocuklara okutuluyor.Türkiye’nin bu konuda ricaları olsa da  hala uygulamaya geçilmemiş. 

Arnavut halkında çay içme adeti yok.Çay yerine kahve ve nescafe içiyorlar.Tiranda bulunan Türklerden, tek çay satılan cafenin yerini öğreniyorum.Şu anda  ENKA otoban inşaatı yaptığından, 2500 yakın Türk işçisi çalışıyor.Onların tavsiyesi ile Tiranda çay satılan tek cafeye gidiyorum.Burası çok ilginç otantik bir ortam, sanki Anadolu’nun bir köy evinde konaklıyorsunuz gibi.Fakat cafenin girişinde yığınla kitaplar var, bir kısmı da Türkçe.

 Sonradan öğreniyorum, burası entelektüellerin, felsefe meraklılarının takıldığı bir mekanmış.Adı da Selviya kültürel  Aksiyon.Türkçe selvi  kelimesinden geliyor.Burada Arnavutluğun milli şairlerinden Ervin Hatibi ile tanışıyoruz.Devlet tarafından milli şair olarak kabul edilmiş, şiirleri ders kitaplarına alınmış, kitapları devlet tarafından bastırılıyor.

 

Sohbete başlarken çok ilginç  bir açıklamasıyla karşılaşıyoruz.

-Ben Türküm  atalarım Arnavutluğa Kastamonu’dan gelmiş.

Fakat ilginçtir ki Selvia Hatibi ve ailesi Türkçe bilmiyorlar.Bir yandan çay içerken diğer yandan koyu bir muhabbete dalıyoruz.Selvia Hatibi, Osmanlıya, Türkiye ve Türk hayranı bir  insan.Zaman zaman TV lerde açık oturumlara çıktığını, Türkiye ve Osmanlı karşıtlarını  nasıl alt ettiğini anlatıyor.Kapalı kutu olarak bilinen bu ülkede bizleri bu kadar çok seven insanların bulunacağını hiç tahmin etmemiştim, fakat bu yakınlık ve ilgi beni sevindiriyor.

 Gezim sırasında tanıştığım Türk ve Türkiye dostu insanlardan biriside Mehdi Gurra.Çok güzel Türkçe konuşuyor, Arnavut olduğunu bilmeseniz bir Türk ten ayrıt edemezsiniz.Bu arkadaş eğitimini Türkiye’de ve Türk iş adamlarından aldığı burslarla tamamlamış.Şu anda kitap yayımcılığı ile uğraşıyor ve Türkçe eserleri Arnavutça’ya çevirtip yayınlıyor.Aynı zamana da hayırsever bir insan, yoksul halka yardımcı olmak için ALSAR vakfı adında bir vakıf kurmuş.Gerek kendi katkıları ve gerek Türkiye’den gelen yardımları fakir halka ulaştırıyor, sünnet cemiyetlerinden, kurbanda et dağıtımına, iftar çadırlarına , öğrencilere ücretsiz  kitap dağıtılmasına kadar bir çok organizasyona öncülük ediyor.

 

Sohbetimizde Türkiye’yi ve Türkleri çok sevdiğini söyleyen Mehdi Gurra Türk iş adamlarını buraya yatırım yapmaya davet ediyor.”Yunanlılar İtalyanlar geleceğine siz gelin , burası Bulgaristan gibi Türk düşmanı bir ülkede değil” diyor.Bu  konuda Türkiyeli iş adamlarına elinden gelen her türlü yardımı yapacağını söyleyip telefon numaralarını veriyor.

Mail : alsar2006al@yahoo.com

 

Türkiye’nin Ticari ataşeliği tiranda mevcut.Fakat şu var ki hiçbir zaman için oradaki resmi görevli bu ülke vatandaşı kadar ülkenin durumu hakkında bilgi sahibi olamaz.Arnavutlukta ne gibi problemlerle karşılaşabilirsiniz.Başta dil problemi var.Orta yaş gurubu ve iş hayatına hakim kesim yabancı dil bilmiyor.Onlarla tercüman aracılığıyla  Arnavutça diyalog kurmak durumundasınız.Yabancı dil bilmeyişlerinin sebebi de çok ilginç.

 

Enver Hoxa, halkı, yabancı dil öğrenirde olur ya  dış alemle diyalog kurarlar endişesi ile okullarda yabancı dil eğitimini yasaklamış.Günlük hayat sabah saat 7 de başlıyor.Daha hava aydınlanmadan herkes saat 7 dedi mi ayakta.Sebebi de yine Enver Hoxa zamanından kalma bir alışkanlık.Olur ya dış saldırı vuku bulursa, savunmak için ülkeyi kışlaya çevirip asker bir millet yaratmayı amaçlayan Enver Hoxa sabah saat 6 da her gün  1 saatlik spora yapmayı tüm halka mecburi tutmuş.Senelerce halka paranoyalar çerçevesinde batı  ve Amerikan düşmanlığı aşılanmış.

 

Tüm bu baskılar halkın canına yetmiş olacak ki, sosyalist rejim çöktükten sonra halkta Enver Hoxanın  mirasını temizlemek için büyük bir çaba sarf ediyor.Mimari yapılara kadar sosyalist rejimden arta kalan her şeyi yıkmış.İlginçtir ki inşaatlarda evlerde  resmi belediye binalarında dahi Amerikan bayrağı sallanmıyor.Bu durumu çok garipsediğim için sorduğum bir Arnavut,  “bunun Arnavut halkıyla, Amerikanın dostluğunu simgeledini” söylüyor.Fakat bana kalsa temelinde yatan asıl psikolojik sebepse baskıya , anlamsız yasaklara maruz kalan bu halkın Amerika’yı bir özgürlükler abidesi olarak görmesi.

 

Arnavutlukta  karşılaşacağınız diğer bir problemde, pasaportunuzda batı ülkelerin vizesi yoksa, yeniyse ve ilk defa Arnavutluğa giriş yapıyorsanız hava limanından geri çevrilme ihtimaliniz.Bunun sebebi de İtalya yoluyla batıya iltica edenlerin Arnavutluğu bir geçiş üssü olarak kullanması ve bunda da Türkiye’nin önemli bir rol oynaması.Bu durumda Arnavutluğa giriş yapabilmek için  bir Arnavut’u kefil göstermeniz gerekiyor.Bu konuda görüştüğümüz Türk Dostu Mehdi Gurra, önceden görüşerek gerek kefil bulma, gerek Türkçe tercüman bulma konusunda yardımcı olabileceğini söylüyor.

                                                                                                                                    

 ARNAVUTLUK TÜRK GİRİŞİMCİLER DERNEĞİ.

 

 

Arnavutluk gezim sırasında karşılaştığım ilginç diğer bir tesadüfte Türkiye’den buraya gelip yerleşmiş genç bir iş adamı olan  Fadıl Koyunla tanışmamız oluyor.Kendisi Adıyamanlı olup 1997’de İstanbul’a, 1999’ da da Arnavut bir bayanla evlenip Tirana yerleşiyor ve triko üzerine çalışıyor.Açtığı atölyede şu an 200 işçi çalışıyor ve aynı zamanda “Arnavutluk Türk Girişimciler Derneği” başkanı.

 

Neden Arnavutluk ?, sorusuna, lalelide çalışırken de Arnavutluktan gelen müşterileri olduğunu fakat, ortaokulda bir öğretmeninin, “Arnavutluk Avrupa’nın kapsıdır” sözünü hiç unutmadığını” söylüyor.

 

Burada yatırım için ortamın nasıl olduğunu ? sorduğumda “Türkiyeli iş adamlarına yatırım yapmalarını tavsiye ederim, işçilik 130 –150 USD arasında, dışardan gelen mallara gümrük % 5, nakliyede % 3 civarında, bir mal için bunlar ortadan kalktı mı % 8’in dahi iyi bir kar marjı.Aynı zamanda Arnavutluğun Karadağ, Kosova, Makedonya ile gümrüksüz satış anlaşması var ki bu da toplam 15 milyonluk bir Pazar yapar, kısa bir süre sonrada Arnavutluk AB girecek” diyor.

 

Arnavutlukta inşaat ve tarım ürünlerini işleme dışında sanayi namına hiçbir şey yok, her şey dışardan geliyor.Ülkede en büyük problemlerden biride elektrik kesintisi , günde 6 saat elektrik kesiliyor.Fakat sanayi kuruluşları anlaşma yaptılar mı kesintisiz elektrik alabiliyorlar.

 

Ülkenin bu durumunu Yunan ve İtalyan iş adamları keşfetmiş fakat Türk iş adamları için bunları söyleyebilmek mümkün değil.Türk girişimciler Dernek başkanı Fadıl Koyun, Türk iş adamlarını  bu ülkeye yatırım yapmaya davet ediyor, bürokratik engeller olduğunu fakat üstüne düşüldü mü aşılmaz olmadığını söylüyor.

 

2008 yılında Arnavutlukta “Türkiye İhraç Ürünleri Fuarı” düzenlenecekmiş. Fadıl Bey, bu fuara Türk firmalarını katılmaya davet ediyor ve konu ile ilgili olarak kendisi ile irtibat kurulabileceğini söylüyor.

 Mail: fadkom@hotmail.com

 Görebildiğim kadarıyla inşaat sektörü bayağı faal .Bu konuda ve iş makineleri yedek aksamı verilebilir, çok sayıda araç var, otomotiv parçaları verilebilir.Hava limanında karşılaştığım bir Arnavut tüccar Dubai’den teker getirdiğini söylüyor, daha araştırılsa başka  sahalarda çıkabilir.Yıllarca dünyaya kapalı kalna Arnavutluk keşfedilmeyi bekliyor.

 

 

 

 

Bugün 1 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol